Kimi zaman insan öyle delice bir iş yapar ve zarara yol açar ki, pek çok akıllı bir araya gelse bu zararı gideremez; işi de düzeltemez. Birileri de öyle güzel eserler bırakır ki takdire şayan görülür. Temsiliyet makamındaki insanlar, bazen bir sözle, bazen bir duruşla, bazen de basiretsiz bir bakışla, o mücehhez emaneti ayaklar altına alır. Hülasa; "Delinin biri kuyuya bir taş atar kırk akıllı taşı çıkaramaz."
Geçtiğimiz günlerde doğruluğu bilinmeyen bir haberin yüreğimde açtığı yara üzerine, bu yazıyı kaleme alma gereksinimi hissettim. Haber şöyle; Mostar Köprüsü üzerinden araçla geçmeye çalışan Türkün rezaleti! Sözde, Türk öğrencilerden, biri araç kiralıyor, Mostar şehrine gidiyor ve tarihi Mostar Köprüsü nün üzerinden araçla geçmeye çalışıyor ve niyeti de bu işi başaran ilk insan olarak tarihe geçmek. Ortada bu şahsın Türk olduğunu ispatlayacak hiçbir delil yokken, sözde sosyal olan, asosyal medyada ,birileri veryansın ediyor.Sonrasında hem Türkiye basınında, hem Bosna Hersek basınında birçok vicdansız yorumlar yer alıyor. Hatta başka işleri olmayan, popüler konularla meydanlara çıkan sözde entelektüeller, bu yangına körükle gidiyor. Vay efendim bunu ne Sırp ne Hırvat yaptı, yok efendim UNESCO mirası olan bu esere zarar verildi, aman efendim bu Türkler öyle, bizim millet böyle?
Öncelikle şunu belirtmek istiyorum ki, hangi milletten, kültürden, dinden, ırktan olursa olsun, bir tarihi esere şahsiyetsizce davranan ve ona gereken değeri göstermeyenlere elbette karşıyım. Eğer ki yukarıda bahsettiğim aşalık bir amaçla köprüye araçla çıkmak isteyen bir insan varsa kesinlikle adalet makamlarınca en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Bu konu gayet açık. Şimdi gelelim diğer meselemize.
Sorular soru içinde, akıl olmazların zoru içinde. Tarihi Mostar Köprüsünün bitişiğinde onlarca dükkân var. Buraya getirilen ürünler gökten mi indiriliyor? Oraya kadar hiçbir araç girmiyor mu? Eğer cevap "evet giriyor" ise, neden bugüne kadar kimse bu olaya müdahale etmedi? Ayrıca, Mostar'a hunharca saldıran ,Mostar Köprüsü'nü 9 Kasım 1993'te zalimce katledenler, sene-i devriyesinde neden bu kadar gündem olmadı? Sözde entelektüellerin kalemleri neredeydi o zaman? Diğer taraftan Mostar Köprüsünün hemen yanı başında ki Tarihi Koski Mehmet Paşa Camisini, Blagaj ,Alperenler, Tekkesini, Pocitelj Şişman İbrahim Paşa Camisini ziyaretler için neden ücret ödemek zorunda? Allah'tan camilerde parayla namaz kılmıyoruz! Namaz sonrası fotoğraf çekeceksin, kapıda bir garip emir kulu, üçüncü perdeden sesiyle, "fotoğraf çekmek parayla"... Camilerin, vakıfların, tekkelerin ziyaretleri ne zamandan beri kapitalist sistemin dükkânları oldu? Bunlar hiç soruldu mu? Derdimiz oldu mu?
Sorular çalışmadığımız yerden mi geldi yoksa? Sizler soruları müteala ederken bir gerçekten daha bahsedeceğim.
Yaklaşık üç ay önce idi. Bosna'nın yerel gazetelerinden birinin manşetinde şöyle bir başlık atılmıştı: "Ilidza (Ilıca, Saraybosna şehrinde, Türk öğrencilerin yoğun olarak yaşadığı bir kasabadır) bölgesine gittiğinizde, kendi dilinizi, kendi milletinizi göre biliyor musunuz? Yahut tarihi Başçarşı'da gezerken, suretleri peçeli, ellerinde en az üç çocukla dolaşanlar ne kadar sizin kültürünüzden?" Bu, apaçık, Bosna Hersek'te yaşayan misafir Müslüman nüfusa karşı beslenen irinli düşüncelerin ürünü bir haberdi. Şimdi bu irinli düşünceleri kendimize rehber edinerek bütün Boşnak kardeşlerimize kötü gözle bakabilir miyiz? Onların bizleri istemediğini mi düşünmeliyiz? Evet, birileri bunları düşünmemizi istiyor!
Sözde Entelektüellerin hurafelerine karşı izzetli duruşumla cevap veriyorum: Ben irinli düşünceleri kendime rehber edinmem! Onların amaçları apaçık bellidir: Birilerinin kuklalığını yapmak ve kardeş milletler arasına nifak sokmak ve bu topraklarda, Müslüman nüfusun sayısını azaltmak. Benim ölçü aldığım, gururla andığım ve iffetle taşıyacağım duruş şu dur ki, yüzyıllar geçse de, hiç kimse etle tırnak gibi bir birine kenetlenmiş, surette farklı, velakin siyrette aynı özü, sözü ve duruşu paylaşan bu iki toplumu bölemez. Kimse Srebrenica'lı Fatma Nene'nin misafir perverliğine, Bosanski Samac'lı Aliya Dedo'nun, izzetli duruşuna, Brate (erkek kardeş) Mirza'nın dostluğuna ve Sestra (kız kardeş) Munira'nın , yüreğimdeki izlerine zarar veremez. Bu böyle biline!
Bir şeyleri yapmak süreç ister, emek ister, çile ister. Yıkmak ise çok basittir. Düşünmeden anında gerçekleşir. Bir şeyleri birlik ve beraberlikle yeniden inşa etmeye başlamışken, birlikteliği zedeleyecek düşüncelerden uzak durmamız gerekir. Mostar'ı birileri zorla yıkar, ama gönüllerdekine dokunamaz. Gün gelir o sevgi gönüllerde tekrar filizlenir. Eğer gönülleri yıkarsak, sevgi kurumaya mahkûmdur.Elbette her milletin içinden art niyetli insanlar çıkabilir. Burada devleti temsil makamında bulunan büyüklerimize, deruni vazifeler düşüyor. Bu zihniyetlere taviz vermemek gerekiyor. Bizlere de, birey olarak düşen asli görev şudur ki, duygusallığa kapılıp her kuyuya taş atan delileri, veli olarak görmeyelim. Bizler gereksiz sorularla meşgul olurken, birileri çok büyük meseleleri oldubittiye getiriyor. Umarım yukarıda ki sorduğum sorularda, birileri tarafından cevap bulur da, bizde asıl konuşulması gereken meselelere zihin yormuş oluruz.
mostar köprüsündeki olayın aslı neymiş, onu anlatmayı unutöuşsun sayın yazar?
alperen , yiğitlik , bilge anlamlarına gelir.sarı saltuk bir alperendir , ayvaz dede bir alperendir.bu yüzden a gurubu , b cemaati alpereni kullanmış diye kullanmayacağımız anlamına gelmiyor.sarı saltuk gibi yiğit ve bilge evliyanın inşaa ettiği bir mekan için bu ismi kullanmak neden gocunduruyor.blagay , sarı saltuk , alperenler tekkesi , bu üç isimde araştırınca yollar hep aynı yere varıyor.üç günlük bir gurup için neden , gerçekten vazgeçelim. diğer bir mesele , büyük elçilik açıkladı araştırılınca bulunur.belçikadan gelen bir türk aile , kalacakları oteli navigasyon o şekilde gösterdiği için yolu şaşırıyor ve köprüye geliyor.haberin gerçeğini sonradan yazanlarda yok malesef.diğer yandan hangi millet bu şekilde hatalar yaparsa yazıktır , kardeşlik için.hepsinide kınıyorum.
walla ayni bunu bizim travnikte okuyan türk öğrenciler yapmıştır bu zeka başka kimsede olamaz
cemaatcinin ismini verdigi alperenler ismi kalkmalı ne alpereni?